Ana içeriğe atla

Camdan Küre.






Kaç zamandır buraya uğrayamıyor, uğrasam da yazamıyorum.  
Aslında bir çok şey geçip gitmişken. Kafama en çok takılı kalanı yada buraya yazma erginliğine ulaşanları yazmak istiyorum.  


Kaç zamandır kafama takılan;  Bir şeyin sihri o büyüsü gidince asla eskisi gibi olmadığı. 
Her insan ilişkisi bir camdan  küre! 
Bir yere çarptığın da tamamen kırılmasa da. Çatlayan yer yavaş yavaş ilerliyor diğer uca doğru. Siz farkında olmasanız da. 
Hevesinizi kıracak bir söz, davranış olduğunda " acaba? " dediğiniz de artık kendiniz bile engelleyemiyorsunuz.  
Sanki makara artık boşa sarıyor. Kenarından köşesinden de tutsanız o makara boşa sarıyor. 
Nerede o fanus elimde tuz buz oluyor ben de bilmiyorum. 


Öncesinde fanusa attığı her taşa göğüs gerdiğinizi fark ediyorsunuz.  Ama ne kadar da önüne geçseniz bazı şeyleri atlatmaya çalışsanız.  
Siz de biliyorsunuz ki artık koruyacak gücünüz kalmamış.  

Size söylediği  şaşırtan savunmalarını   " ne olur ikna et beni " diye yalvaran şekilde dinliyor, lafların arasından kendinizi ve arkadaşlığınızı çıkartmaya çalışıyorsunuz.  


Fark ettiklerim ;  Sizin inandığını sandığı gerçek olmayan şeyler, aslında sizin gördüğünüz görmek istediğiniz gibi biri olmadığı, Sizin hep yumuşak karnınızdan tutmaya çalışması vs vs vs ... 


En ufak bir gerilimi, senden çıkartmaya çalışıyorsa ve ilk önce elindeki taşı sana atmaya kalkıyorsa...
Artık korunacak cam fanus da yoktur ortalıkta.
Sadece size hoş davranmaya çalışması ikna etmiyor. Başkasına nasıl davrandığı da önemli oluyor benim için. 


Bunların hepsi yeni başlayan arkadaşlıklar da yada ilişki olmaya çalışan durumlar da gerçekleşiyor.  


Kemikleşmis olanlar da elinizdeki artık cam fanus dan çıkmış çelikten bir top oluyor. 


İşte o cam fanus elinizde tuz buz olduktan sonra. O hala eski ben  sanıyor..  


Ne kin ne nefret ne kırgınlık kalıyor bende .... 
Anlattıkları şeylerde gözlerime baktığında eski beni arıyor sadece.. 
Arıyor da soramıyor " ne oldu?" diye.. 
Aslında oda farkına varıyor . Tuz buz olduğunu.. 
Yok muş gibi çabalıyor sadece ve sade...


Paylaştığım 10 şey varken 5 e düşüyor bir adım sonra 3 e düşüyor. 
Fark ederse yine 5 e çıkıyor. Ama asla 6 olmuyor ! 


Ne ben o vardığım yerden dönebiliyorum. 
Ne de beni o yerimden kımıldata biliyor. 
İçim buz gibi oluyor. 
Ufalıyor ufalıyor.. 
Kafamı çevirip bakamıyorum...
Eskiden gözlerimin hizasından baktığım kişiye.
Ben istesem de eskisi gibi bakmayı . 
Gözlerim istemiyor artık. 






** Foto : http://vizorgunlugu.blogspot.com/ dan alınmıştır







Yorumlar

  1. Ben öyle olduğunda hiç düşünmeden atıyorum hiçte acımıyorum .Tavsiyede ederim canımmmm .

    YanıtlaSil
  2. Ben zaman içinde eriyerek yok ediyorum.. Kendiliğinden oluyor oda

    YanıtlaSil
  3. çok güzel yazmışsın ruh ikizim. daha çok yaz, daha sık yaz.

    YanıtlaSil
  4. İkizim Aslım. Sık yazamiyorum ya :/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her karanlığın bir aydınlık çıkışı var.

  İnstagramda eski postlarımdan birine bu cümleyi kurmuşum.  "Her karanlığın bir aydınlık çıkışı var. " Hepimizin bildiği, ama o karanlıklarda kaldığımız zamanlarda çok da aklımıza getiremediğimiz bir şey aslında  2020 aslında evrensel olarak da olsa karanlık bir yıl yaşanıyor. Umarım bu durum katlanarak devam etmez.   Kişisel hayatlarımızda karanlık tünellere girdiğimiz durumlarda bocalayıp asla bitmeyecek gibi gelen duygular sarıyor.  Şu fotoğrafa baktıkça,  aslında biraz da böyle davrandığımı fark ettim. Yolun başında tedirgin olup korktuğum,  şöyle bir yola / sürece bakıp bekleyip nasıl ilerlerim diye kontrol ettiğim ve önce minik adımlarla sonra el yordamı ile ilerlediğim. Düşeceğimi bile bile bazı yerlerden koşarak da ilerlediğim  ( evet düşeceğini bile bile.. İnsan düşmeden düşmemesi gerektiğini anlamıyor bazen. ) Yanımda birinin olması insana daha güç veren şey  ( yeni öğrendim bunu, öyleymiş)  ama bunlar nadir olan şeyler. O zaman korkularınız daha aşılabilir oluyorm

Sen Gidince ...

Tam 4 yıl oldu!  4 yıl dediğimde sanki çok olmuş gibi.  Ama şöyle düşündüğüm de acısı alışılmış olsa da gittiğin sanki daha yeni gibi .  Sanki yine gittiğimde eve, görecekmişim gibi. Her annemle konuştuğum da bir kez daha  farkına vardığım.  Her aklıma geldiğinde yüzümde özlemle gülümsememe neden  olan. Belki de ilk defa gidişini kabullendim artık. Belki de .. Çocukluğumdan hatırladıklarım; Bayramlarda , senelik izinler de bir araya geldiğimiz. Ve hep özlediğim.   Kardeşler arası kavga ettiğimiz de, sen gelince okutmak için deftere yazdıklarımız.  " Ablam saçımı çekti, kardeşim bana vurdu" dan öteye geçmeyen, sen gelince asla aklımıza gelmeyen şikayetlerimiz.  Bizler için gittiğin yerlerden bizlerden ayrı yaşayarak ve uzak yaşayarak geçirdiğin, deli gibi çalışarak geçirdiğin bir ömür.   Tam evliliğinin  ve emekliliğinin rahatını yaşayacakken ve yapmak istediğin bir çok hayal varken. En son yılbaşında

Yürüdükçe

Her şey üstüne üstüne gelmeye başladığında, bütün cümleler beyninin içinde dörtnala koşmaya başladığında . Ve bazen ne kadar çaresiz kalsan da .. Bir adım geri çekilip fotoğrafı görmek gerekiyor belki de.   Ve işte böyle zamanlar da, beynimdeki çekmeceleri düzenlemek yada fotoğrafa doğru bakmak için yürüyorum .   Fasulyenin nasıl piştiğini düşünüyorum.  Yapmak zorunda olduklarınız ile  yapmak istedikleriniz... Yapmak istediklerini yaşa ! demek bazen çok kolay . Yaşamınızı devam ettirmek için katlanmak zorunda olduğumuz şeyler olduğu sürece ve sadece aracı amaç haline getirmediğim sürece ... yürüdüğüm yolda ilerlemek için katlanıyorum/z.  Yürüdükçe sanki her şeyi ardımda bırakarak  uzaklaşıyorum  ..  Kulağımda notalar ayağımda rahat ayakkabı.. Her adımda sanki hafifliyor.. üstümden yavaş yavaş akıp gidiyor..camdan süzülen su damlası gibi.  Hayata, kafamı kaldırıp bakmaya başlıyorum .  Görmediğim,fark etmediğim şeyleri fark ediyorum. Çözmem gereken yada kafamdakiler